Kızıl Senarist Dalton Trumbo'dan Kızı Nikola'ya Mektup


Dalton Trumbo, Hollywood’un en parlak ve en cesur senaristlerinden biriydi. Spartacus, Roman Holiday ve The Brave One gibi filmlerle tanınan Trumbo’nun kariyeri, McCarthy döneminde Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi (HUAC) önünde ifade vermeyi reddettiği için aniden kesintiye uğradı. Kongre’ye saygısızlıktan mahkûm edilerek 1950 yılında neredeyse bir yılını hapiste geçirdi—bu deneyimi, sonrasında hayatını değiştiren bir dönüm noktası olarak tanımlayacaktı.

Bu mektup, hapisten çıkışından altı yıl sonra, 1957 yılında kaleme alındı. Trumbo, mektubu Avrupa’da seyahat etmekte olan 17 yaşındaki kızı Nikola’ya yazmıştı. İlk bakışta sadece bir dizi seyahat tavsiyesi gibi başlayan satırlar, giderek daha derin ve dokunaklı bir hâl alıyor—Nikola’nın hayatı boyunca saklamış olduğunu hayal ettiğim bir mektup. 


Los Angeles, Kaliforniya

10 Ocak 1957

Sevgili Nikola,

Sana sık sık yazmıyor olabilirim ama sanırım sen de kabul edersin ki yazdığımda sözcüklerimi hiç esirgemem. Aklımda birkaç şey var, bunları sırasıyla paylaşayım:

Birincisi: Artık tek başına seyahat ettiğine göre, kim olduğunu saklamadan, açıkça bir turist ol. Bunda utanılacak bir şey yok. Senin gibi pek çok iyi Amerikalı var. Paranla bir turist otobüsüne atla, Paris’in tüm güzelliklerini keşfet. Hatta birkaç farklı otobüse bin, şehri tekrar tekrar gör. Yol arkadaşlarınla dostluk kur. Unutma, sen bir Parisli değilsin ve Parisliymiş gibi davranmak tersine bir küstahlık olur. Bu yüzden her gittiğin şehirde kendini o şehre bırak; izle, dinle ve rehberlerden faydalan. Daha sonra kendi başına dilediğin gibi keşif yapabilirsin. Ama önce bütünü görmek gerekir ki, ayrıntıları gerçekten takdir edebilesin.

İkincisi: Paris’te, başkalarıyla birlikte diğer ülkelere turlar düzenleyen yerler olmalı. Bunları araştır lütfen. Ancak lüks otellerde konaklayan gösterişli turları seçme. Böyle bir turda fazla bir şey öğrenemezsin ve yol arkadaşların pek de nitelikli insanlar olmaz. Ekonomik bir tur seç. Böylece hem gerçekten bir şeyler keşfetmek isteyen insanlarla birlikte olur, hem de ziyaret ettiğin ülkelerin insanlarına daha fazla yaklaşabilirsin.

Üçüncüsü: Ne kadar özlersen özle, kendine zaman konusunda sınır koyma. Biz, eğer sen yeterince vakit ayırırsan, masrafları karşılarız. Eve dönüş hayalini şimdilik unut, onun yerine önündeki anın tadını çıkar. Bu yöntemi hapisteyken öğrendim ve tüm mahkûmlar iyi bilir. Tahliye tarihini düşünmek heyecan verici ama aynı zamanda fazla uzak bir gelecek gibi gelir. O yüzden, insan hapisteyken tahliye gününü değil, önce pazar gününü, sonra İşçi Bayramı’nı, ardından Şükran Günü’nü ve Noel’i düşünerek zamanın daha çabuk geçmesini sağlar. Bu, her durumda öğrenilmesi gereken iyi bir numaradır, sen de şimdiden denesen iyi olur.

Dördüncüsü: Hayat kısa ve belirsizdir. Belki de bu, Avrupa’yı görebileceğin tek fırsat olacak. Bu yüzden onu hakkını vererek gör, acele etme.

Son mektuplarından birinde, artık her şeyi “düzene soktuğunu” yazmışsın. Saçmalık. Çünkü sen hiçbir zaman düzensiz değildin. Sadece mutsuzdun ve ufkun daralmış, içine kapanmıştın.

Bizim açımızdan bakarsan, sen bu seyahate kendini düzeltmek için değil, başkalarını, başka ülkeleri, başka bakış açılarını öğrenerek mutluluğu keşfetmek için çıktın.


Birinci Çocuk Olmak

Birinci çocuk, ebeveynlerinin gözünden baktığında, her zaman en zorlu yolculuğu yapan kişidir.
Çünkü ebeveynler, ilk kez bilinmeyen bir dünyaya adım atmaktadır.

Bir gün sen de anlayacaksın, ama ilk çocuk bir keşif sürecidir.
Anne-baba, ilk çocuklarını kusursuz bir şekilde yetiştirmek ister. Ancak kusursuz olmak isterken, çoğu zaman yanlış şeyler yaparlar. Ve böylece hem ebeveyn hem çocuk için sancılı bir süreç başlar.

Anne ve baba, ilk çocuklarını diğerlerinden daha büyük bir endişe, daha fazla kaygı ve daha keskin bir dikkatle izler.
Öte yandan, ilk çocuk bu deneyimsiz ebeveynlere karşı bir savunma mekanizması geliştirir.
Ben bazen, ilk çocuk ebeveynler tarafından o kadar büyük bir hassasiyetle sevildiği için, bu sevginin bazen sevgisizlik gibi hissettirdiğini düşünüyorum.

Ama bu evrensel bir deneyimdir. Her ilk çocuk ve her yeni ebeveyn bu süreci yaşar.

Dengeyi bulmaya çalışırken birbirlerine çok acı verirler, çok yanlış anlarlar ve beklenmedik sonuçlara ulaşırlar.
Sen bize ne öğrettiysen, biz de Chris ve Mitzi’ye daha iyi ebeveynler olduk. Çünkü sen, büyüyen bir çocuğun doğasını bize öğrettin.

Önemli olan, hem ebeveynin hem çocuğun, belli bir noktada kendi doğrularını ve yanlışlarını anlamasıdır.
Ve çocuk, tamamen yetişkin olmadan önce, tüm sorunların çözülüp unutulması gerekir.

Biz, bunun olduğunu düşünüyoruz.
Senin mutlu bir kız ve mutlu bir kadın olacağını düşünüyoruz.
Bu da bizi mutlu edecek. Ve bu mutluluk, senin de mutlu olmanı sağlayacak.

Ve böyle devam edecek.


Sonsuz Bir Zafer

Tıpkı her çocuk gibi, sen de ufak tefek hatalar yaptın.
Tekrar ediyorum, ufak.

Ama şunu hiç fark ettin mi?
Ne kadar endişelensek de, bize, hissettirdiğin mutluluk ile duyduğumuz kaygı arasındaki oran, yaklaşık bir milyonda bir.

Yani, biz seni asla yeterince ödüllendiremeyiz.
Çünkü sen bizim hayatımıza girdin.

Biz seni istedik.
Sahip olmak için adımlar attık.
Seni kazandık.

Ve bu, sonsuz bir zafer.


Lütfen, seyahat planını, dünyayı, kendini ve bu uzun mektupta bahsettiğim şeyleri nasıl düşündüğünü bize yaz.

Güzel günlerimiz ve güzel hayatlarımız olacak.
Seni çok seviyoruz ve çok özlüyoruz.

Baban.

Meraklıları için Bryan Cranston'ın Dolton Trumbo'yu canlandırdığı 2015 yapımı harika filmin fragmanı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aksi ve Sevimli George Bernard Shaw

Güle güle Arife

Arundhati Roy